NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَمْرُو بْنُ
عُثْمَانَ
وَمُحَمَّدُ
بْنُ
مِهْرَانَ
الرَّازِيُّ
قَالَا
حَدَّثَنَا
الْوَلِيدُ
عَنْ
الْأَوْزَاعِيِّ
عَنْ يَحْيَى
عَنْ أَبِي
سَلَمَةَ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
أَنَّ رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
ذَبَحَ
عَمَّنْ
اعْتَمَرَ
مِنْ نِسَائِهِ
بَقَرَةً
بَيْنَهُنَّ
Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet
edildiğine göre;
Rasûlullah (s.a.v.) umre
yapan zevceleri için, aralarında (ortaklaşa) olarak bir sığır kestirmişti.
İzah:
İbn Mâce, edâhî
Sözü geçen hâdise Veda
Haccında vuku' bulmuştur. Bir önceki hadis-i şerifin şerhinde de ifâde
ettiğimiz gibi Ve da Haccında Rasûl-i Ekrem'in yanında hanımları da
bulunuyordu. "Şerif" denilen yere gelince Hz. Âişe'nin aybaşı olması
üzerine Rasûl-i Ekrem O'na umreyi bırakmasını ve sadece "ifrâd haccı"
ile yetinmesini emretti. Neticede hac farizası sona erdikten sonra Rasûl-i
Ekrem, önce umreyi sonra da haccı yaparak temettü' haccın ifâsına muvaffak olan
diğer hanımları için bu muvaffakiyetlerinin şükrânesi olmak üzere bir sığır
kurban etmiştir. Hz. Âişe için de ayrı bir sığır kurban etmişse de, Hz. Âişe
için kesilen bu kurban, diğerlerininki gibi bir şükür kurbanı değil, bir ceza
kurbanıdır. Çünkü Hz. Âişe ayhali olması sebebiyle hacdan önce yapması gereken
umreyi terketmişti. Hz. Âişe hac farizasını bitirdikten sonra, fahr-i kâinat
efendimiz kayınbiraderi Abdurrahman'a "Hz. Âişe'nin Ten'imden ihrama
girerek umre yapmak suretiyle kaçırmış olduğu umreyi kaza etmesine yardımcı
olmasını" emretti. Hz. Âişe adına kesilen kurban kaçırmış olduğu bu umre
sebebiyle kesilmiş bir ceza kurbanıdır. Müslim'in Câbir'den nakletmiş olduğu
bir hadiste bu hadise, şu manaya gelen lâfızlarla anlatılmaktadır:
"Kurban bayramı günü Resûlullah (s.a.v.) Âişe namına bir sığır
kesti."[Müslim, hac]
Hanefi ulemasının bu
konudaki görüşleri böyledir.
Diğer mezhep ulemâsına
göre ise, Hz. Âişe ayhali olması sebebiyle umreyi terk etmemiş sayılır. Çünkü
Hz. Âişe'nin yapmaya niyetlendiği halde muvaffak olamadığı umre, hac amelleri
arasına girmiştir. Neticede hac için yapmış olduğu tavaf aynı zamanda, ifâ
edemediği umre için de geçerli olmuştur. Bu sebeple Resûl-i Ekrem (s.a.v.), Hz.
Âişe ayhali olunca O'na hitaben, "Haccı bitirdiğin zaman hac için yapmış
olduğun tavaf, kaçırmış olduğun umre için de geçerlidir," buyurmuştur. Bu
durumda Hz. Âişe ifrâd haccı değil, kıran haccı yapmıştır. Ve O'nun adına
Rasül-i Ekrem'in kesmiş olduğu kurban ceza kurbanı değil, şükür kurbanıdır.